30 Aralık – 3 Ocak Sistemi

Uzun süredir hakimiyetini sürdüren güçlü bir yüksek basınç nedeniyle yurt genelinde ciddi bir yağış görülemiyordu. Hava kalitesi de düşmüştü. 29 Aralık Salı günü akşam saatlerinden itibaren kuzeyden esen rüzgarların kuvvetlenmesiyle önce havamız temizlenecek ardından sıcaklık düşüşüyle bulutlanma artacak ve yağışlar başlayacak. Bu yağışlar saatler ilerledikçe etki alanını ve şiddetini arttıracak. Yağmur şeklinde başlayıp çarşamba sabahın ilk saatlerinden itibaren önce karla karışık yağmura ardından da kara dönüşecek. Çarşamba öğle saatlerine kadar İstanbul’un denize sıfır noktasındaki yerlerinde bile yağış tamamen kara dönüşmüş olacak. Çarşambadan pazara kadar etkili olması beklenen kar yağışlarının ulaşımda ciddi aksamalara neden olması muhtemeldir. Bu nedenle şimdiden tedbirli olmanızda fayda vardır. Mümkünse seyahat planlarınızı tekrar gözden geçirin ve bu zaman aralığını evlerinizde geçirmeye bakın.

Bu sistemin bir başka özel yanı ise yakın geçmişte 1982/83 ve 1991/92 kışlarında olduğu gibi tam yılbaşı gecesini kapsayacak şekilde etkili olmasıdır.

Şimdi gelelim sistemle ilgili teknik detaylara. Yağışların noktasal olarak nereleri vuracağı son ana kadar değişkenlik gösterebilir bunu ancak günü geldiğinde görme imkanımız olacak fakat ben eldeki mevcut veriler doğrultusunda bugünden sistemin nerelerde nasıl etkili olabileceği hakkında bir tahmin yapmaya çalışacağım.

Sistemin doğu bölgelerde cuma ve cumartesi günü bırakacağı yağışlar bir alçak basınç merkezi ve buna bağlı cephe sistemleri neticesinde gerçekleşecek. Kuzey kesimlerde ise bir önceki yazımızda bahsettiğimiz deniz etkisiyle oluşan yağışlar etkili olacak.

Deniz etkisiyle oluşan yağışlarda deniz suyu sıcaklığı ile 850hpa seviyesi arasındaki sıcaklık farkı önemli rol oynamaktadır. Bunun yanında 700 hpa seviyesi sıcaklığı, tepe enverziyonunun hangi seviyede oluştuğu ve yer seviyesinden 700 hpa seviyelerine kadar olan bölümdeki rüzgar hızı ve açıları da önemlidir.

Son ölçümlere göre Karadeniz’de deniz suyu sıcaklıkları  11-12 derece Marmara’da ise 13-14 derece civarında gözükmektedir.

d4lx0v

Perşembe günü 850hpa sıcaklıkları yaklaşık olarak aşağıdaki gibi gerçekleşecektir. Karadeniz’in en batısındaki sıcaklıklar daha düşük olduğundan ve kararsızlık da daha fazla olacağından bu bölgede oluşacak kütleler daha fazla miktarda yağış bırakma potansiyeline sahip olacaktır.

a2o2y4

Aşağıdaki haritada görüleceği gibi rüzgar hız ve açılarının uyumu nedeniyle perşembe günü en yoğun kar yağışı İstanbul’un Avrupa yakasında görülecektir. Beylikdüzü, Bahçeşehir, Hadımköy, Sultangazi, Sarıyer gibi kentin görece daha yüksek ve kuzey kesimlerinde rekor kar kalınlıkları ölçülmesi olasıdır. Bu bölgelerde birikecek toplam kar miktarı çok yüksek bir ihtimalle hem 31 Ocak 2012 hem de 17 Şubat 2015 sistemlerinden daha fazla olacaktır. Çünkü bu sistemle diğer sistemler kıyaslandığında bu sistemdeki deniz suyu sıcaklığı 3-4 derece daha yüksektir.

l1p1ko

Cuma günü rüzgarın kuzeyli karayele dönecek olmasıyla bu kez en yoğun kar yağışı Anadolu yakasında gözlenecektir.

bdzp9l

Bu sistemin ilk 3 gününde deniz etkisiyle kar yönünden en şanslı iller, hem 850hpa seviyesi sıcaklıkları hem yüksek tepe enverzyonu seviyesi hem de uyumlu rüzgar açı ve hızlarıyla İstanbul, Kocaeli, Bursa, Yalova, Sakarya, Düzce ve Zonguldak’tır. Son 3 gününde ise Orta ve Doğu Karadeniz’de Samsun’dan Artvin’e kadar tüm kıyı şeridi şanslı görünmektedir. Rüzgar açılarındaki bozulmalardan dolayı, İnebolu ve Sinop dolayları diğer kesimlerle kıyaslandığında daha az miktarda yağış alabilir ancak buralarda da yine zaman zaman kar yağışları yoğunlaşacaktır.

govrm2

500hpa seviyesinde -35/-40 derece aralığında sıcaklıklar beklendiğinden perşembe ve cuma günleri yağışların yer yer şimşekli, yıldırımlı ve gökgürültülü olması beklenmektedir.

ylp5dn

Cuma günü  Doğu Akdeniz’de olgunlaşıp kuzeydoğuya doğru hareket eden bir alçak basınç alanına bağlı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde de yoğun kar yağışları görülecektir.

Trakya, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun orta ve batı kesimleri ise sistemin yağışlarından değil soğuklarından etkilenecektir. Buralarda ya hiç yağış görülmeyecek görülse de ancak hafif bir yağış görülebilecektir. Sistem pazar günü doğuya hareket ederek etkisini kaybedecektir.

Sorularınız varsa bu yazı altındaki yorum yazma bölümünden sorabilirsiniz elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım ancak lütfen şuraya kaç cm kar yağar ya da kar saat kaçta başlar gibi sorular sormayın.

Deniz Etkisiyle Oluşan Yağışlar

Deniz etkisiyle oluşan yağışlar, soğuk hava kütlesinin sıcak denizler üzerinden geçerken ısınması ve deniz üzerindeki buharlaşma sonucu nem kazanmasıyla oluşan bir tür kararsızlık yağışlarıdır. Bu yağışların tamamının, oluştuğu bölgede bulunan deniz yada gölün varlığı sayesinde gelişmesi gerekir. Yağışların görüldüğü bölgede büyük bir göl ya da deniz olmasaydı bu yağışlar yine de görülebilir miydi sorusuna vereceğiniz yanıt hayır ise bu yağışlar deniz etkisiyle yağıştır. Bu yağışlar yine görülürdü fakat bu kadar etkili olmazdı deniz ya da gölün varlığı yağışların miktarını arttırdı derseniz bunun karşılığı deniz etkisiyle kuvvetlenen yağıştır ve farklı bir durumdur. Bu bölgede deniz ya da göl olsa da olmasa da bu yağışlar yine görülebilirdi diyorsanız bunun deniz etkisiyle yağışlar ile bir ilgisi yoktur.

Bir bölgede deniz ya da göl etkisiyle yağış oluşması için öncelikle iki yakası arasında en az 80km. mesafe bulunan bir göl ya da deniz gerekir. Bu mesafe ne kadar artarsa toplanacak nem de aynı oranda artacağı için yağış miktarı artacaktır.

929mrr

Bu göl ya da deniz mevcutsa suyun sıcaklığı ile 850hpa seviyesindeki hava sıcaklığı arasında (istisnalar haricinde) 13 dereceden az olmamak şartıyla fark bulunması gerekmektedir.  Bu fark ne kadar artarsa kararsızlık da artacağından yağış miktarının artmasına neden olabilir. Örneğin deniz suyu sıcaklığı 15 dereceyse 850hpa sıcaklığının 2 derece ve daha altında bir değer olması gerekir.

 

vvgrov

Deniz etkisiyle oluşan yağışlarda kararsızlığın atmosferde hangi seviyeye kadar ulaştığı önemlidir. Skew-t diyagramlarındaki tepe enverziyonu seviyesi eğer yüksekse daha kalın bulutlar oluşur, aksi halde sığ bulutlar meydana gelir ve daha az yağış oluşturur. Üst seviyelerde sıcaklık düştükçe kararsızlık artacağından bulutlar dikine daha fazla gelişebilecek ve tepe enverziyonu seviyesi de yükselecektir. Sıcaklık arttıkça buharlaşma artacağından genellikle mutlak nem de artar. Hava sıcaklığı arttıkça havanın nem taşıma kapasitesi de artmaktadır. Bu nedenle deniz suyu ve hava sıcaklığının kış ve ilkbahar mevsimlerine göre daha yüksek olduğu sonbahar ve yaz mevsimlerinde görülecek deniz etkisi yağışlarında düşen yağış miktarı daha fazla olmakta su baskını ve sellere neden olabilmektedir.

Örneğin eylül ayında Karadeniz’de deniz suyu sıcaklığının 25 derece  olduğu bir dönemde kuzeyden çok güçlü bir soğuk hava iner 850hpa sıcaklığı 0 dereceye kadar düşer ve sıcaklık farkı 25 derece olursa böyle bir tabloda gelişecek deniz etkisi yağışlarının su baskınları ve sellere neden olması kaçınılmazdır. Bazı noktalara bir günde metrekareye 300 kg. civarında yağış düşebilir.

Bir başka örnekte şubat ayı sonunda Karadeniz’de deniz suyu sıcaklığının 7 derece  olduğu bir dönemde kuzeyden çok güçlü bir soğuk hava iner 850hpa sıcaklığı -20 dereceye kadar düşer ve sıcaklık farkı 23 derece olursa böyle bir tabloda gelişecek deniz etkisi yağışlarında havanın nem tutma kapasitesi daha düşük olacağından yazın olduğu gibi metrekareye 300 kg. kadar yüksek miktarda yağış düşmez su baskınları ve seller görülmez ancak bu kez de aşırı kararsızlık nedeniyle metrekareye 100 kg. civarında yağış düşer ve Karadeniz’e kıyısı olan yerlerde yer yer 1 metreyi bulan hatta aşan kar kalınlıkları ölçülebilir. Benzer bir durum 2014 Kasım ayında ABD büyük göller yöresinde yaşanmış göl sıcaklığı 10 dereceyken kutuptan 850hpa sıcaklığını -21 dereceye kadar düşüren bir soğuk hava gelmiş aradaki 31 derecelik sıcaklık farkı kararsızlığı arttırdığından ve tepe enverziyonu seviyesi de yüksek olduğundan bazı yerlerde metrelerce kar kalınlıkları ölçülmüştür.  http://sabolscience.blogspot.com.tr/2014/11/unbelievable-november-cold-lake-effect.html

Aşağıdaki örnekte tepe enverziyonu seviyesinin 700hpa seviyelerine kadar çıktığı görülüyor. Böyle bir durumda hafif yağış beklenmez. Bulutların tepe yüksekliği 3 kilometreyi aşacaktır.

vvgrmz

Aşağıdaki örnekte ise tepe enverziyonu seviyesinin neredeyse 850hpa seviyelerine kadar alçaldığı görülüyor. Ek olarak yer seviyesinde de çiy noktası sıcaklığı (mavi çizgi) ile hava sıcaklığı (kırmızı çizgi) arasındaki farkın az da olsa açıldığı görülüyor. Böyle bir durumda durumda gelişecek bulutlar sığ olacağından yağışlar da hafif olabilir.

4bzzrp

Deniz etkisiyle oluşan yağışlarda en önemli faktörlerden biri de rüzgardır. Kuvvetli yağışlar için rüzgar yönünde yer seviyesi ve tepe enverziyonu seviyesi arasında 60 derece, yer seviyesi ve 850 hpa arası ise 30 dereceden az yön farkı olması gerekir. Rüzgar hızının da 10-25 knot civarında olması yağış bantlarının yeterli nemi toplaması ve sistemin organizasyonu için ideal koşullardır. Örneğin yer seviyesinde rüzgar 45 dereceden yani poyrazdan esiyorsa 850hpa seviyesinde de en fazla 15 yada 75 dereceden poyrazdan esmesi gerekmektedir. Açı farkı ne kadar az olursa kütleler o kadar rahat organize olur. Bu fark arttıkça organize olması zorlaşır. Örneğin geçen sene ocak ayında etkili olan sistemde bu açı farkları nedeniyle Marmara’nın kuzeyinde kütleler organize olamamış İstanbul’un merkez ilçeleri kar yağışlarından yeterince etkilenememiştir. Yakın geçmişte 31 Ocak 2012 ve 17 Şubat 2015 tarihlerinde bu şartlar sağlandığı için yer yer yoğun kar yağışları görülebilmiştir.

dkwbxv

4bzjma

Deniz etkisiyle yağışlarda oluşan kütlelerin nerelere doğru sürükleneceğini anlamak için öncelikle 850 ve 700hpa seviyelerindeki rüzgarların yönüne bakmak gerekir. Yer seviyesi haritaları da bu konuda az çok fikir verecektir. İzobarların izlediği yol kütlelerin sürüklenebileceği yerler hakkında fikir verir.

Aşağıdaki örneklerde rüzgar yönlerinin kuzey ve kuzeydoğu ağırlıklı olduğu görülmektedir. Böyle durumlarda Batı Karadeniz’de oluşacak kütlelerin yönü  kuzey/kuzeydoğudan, güney/güneybatıya doğru olacaktır. Tekirdağ’ın Saray, Çorlu gibi ilçeleri, Kırklareli’nin Vize, Balıkesir’in Bandırma ilçesi İstanbul il genelinin yağışlardan daha fazla etkileneceği söylenebilir. Yine Karadeniz boyunca izobar çizgileri takip edildiğinde Sinop, Kastamonu, Giresun, Trabzon gibi yerlerin de bu tip yağışlardan etkilenebileceği görülmektedir.

Aşağıdaki örnekte ise rüzgarların kuzeybatı ağırlıklı olduğu görülmektedir. Karadeniz’in batısında gelişecek kütleler İstanbul’un Anadolu yakası, Zonguldak çevreleri ve Doğu Marmara’ya doğru sürüklenecektir.

Önümüzdeki hafta Rusya üzerinden gelerek kuzey ve doğu bölgeler başta olmak üzere ülkemizi etkisi altına alacak soğuk hava dalgası, Marmara’nın orta ve doğu kesimleriyle Karadeniz kıyıları boyunca deniz etkisiyle oluşan yağışların gelişmesine neden olacaktır.Hava sıcaklıkları düşük değerlerde seyredeceğinden bu yağışların büyük bölümü kar şeklinde düşecektir. 500hpa sıcaklığının -35 derecenin altına düşmesi beklendiğinden kararsızlık iyice artacak, tepe enverziyonu seviyesi yükselecek, bulutlar dikine daha fazla gelişebilecek, radardaki yükseklikleri 5 kilometreyi aşacaktır. Bu nedenle yağışlar yer yer yoğun olacak, bazı noktalarda şimşek ve yıldırımlar görülüp, gökgürültüleri duyulabilecektir.

Kaynak: http://egitim.mgm.gov.tr/ekdn/Nowcasting%20E%C4%9Fitimi%20Antalya%2023%20Ekim%202015/

Ocak’ta Havalar Nasıl Olacak?

Kasım ve Aralık aylarında hava koşulları beklentilere uygun gerçekleşti diyebiliriz. Bu tahminlerde kullandığımız veriler üzerinden giderek Ocak ayının nasıl geçebileceğine dair bir tahminde bulunacağım.

Yakın geçmişte, öncesindeki kasım ve aralık aylarında pozitif AO,NAO, batılı QBO ve El Nino etkisinde geçen 6 tane Ocak ayı görüyoruz. Bunlara ait basınç anomalisi ortalamaları aşağıdaki gibi gerçekleşmiş. Akdeniz kuşağı boyunca yine yüksek basınç hakimiyetini, daha kuzeyde alçak basınç hakimiyetini dolayısıyla indekslerin ağırlıklı olarak pozitif olabileceği yönünde bir sinyal görüyoruz ancak yüksek basıncın etkisi kasım ve aralık aylarındaki kadar acımasız görünmüyor. Ocak ayı sonuna geldiğimizde ülkemizde kasım ve aralık ayında ölçülenden daha düşük bir basınç ortalaması ölçülebilir. Yağışlı gün sayılarımız da muhtemelen daha fazla olacaktır ancak yağışlı sistemlerin çoğunlukla kuzeyimizden geçip Asya içlerine doğru gideceğini hesaba katarsak yağış ortalamalarımızın çoğu yerde normalin altında kalması yüksek bir olasılıktır.

Bir diğer başarı yüzdesi yüksek analog tahmin verisi olan ve OLR verilerinden elde edilen animasyonda da göreceğiniz gibi ocak ayı genelinde Azor yüksek basıncının Akdeniz havzasını ve Avrupa kıtasının büyük bir bölümünü domine edeceği görülüyor. İzlanda kökenli alçak basınç sistemleri ise daha kuzeyde yine güçlü bir şekilde varlıklarını sürdürecek gibi gözükmektedir. Aralık sonu ve ocak ayının ilk günlerinde yurdumuzu etkilemesi beklenen soğuk ve yağışlı hava dalgasının ardından kasım ve aralık aylarındaki kadar olmasa da yine uzunca bir süre durağan dönem geçirmemiz yüksek bir olasılık olarak görünmektedir.

ocak

MJO salınımının da kısa süreliğine Hint Okyanusu üzerinden ayrıldıktan sonra kuvvetli El Nino etkisiyle tekrar geriye dönüş yapacağı yönünde sinyaller kuvvetli görünüyor.

ECMWF mevsimlik tahmin modelinin ocak ayı için öngördüğü sıcaklık ve yağış ortalaması tahminleri de yukarıdaki verileri desteklemektedir.

Sıcaklık ortalamalarının Avrupa genelinde mevsim normallerinin üzerinde, ülkemizde ise mevsim normalleri civarında olması beklenmektedir.

28vv62

Yağış ortalamalarının ise Karadeniz kıyıları boyunca mevsim normalleri civarında, özellikle güney ve batı kesimlerde normallerinin altında olması beklenmektedir.

3y2ng9

Sonuç olarak ocak ayının ilk çeyreğinde ülkemizde yağışlı sistemlerin etkili olması, bu dönemde sıcaklık ortalamalarının normallerinin altında seyretmesi ancak ayın geri kalanında yine yüksek basınç etkisinde durağan hava koşulları görülmesi ve özellikle batı kesimlerde sıcaklık ortalamalarının normallerinin üzerinde seyretmesi yüksek ihtimaldir diyebiliriz.

Daha uzun vadede batı kesimler başta olmak üzere yağış adına olumlu senaryolar gözükmediği için su tasarrufu konusunda şimdiden önlemler almakta fayda vardır.

Yıllar Sonra Karlı Bir Yılbaşı Mı?

Yeni yılı karla karşılamak pekçok kişinin hayallerini süsler. İstanbul ile beraber ülkemizin önemli bir bölümünde uzun yıllardır tam yılbaşı gecesi gerçekleşmeyen kar yağışının bu aysonunda 2015 yılını uğurlayıp 2016’ya gireceğimiz saatleri de kapsayacak şekilde görülme ihtimali her geçen gün artıyor. ECMWF modelinin son çalıştırmalarında hem ana çalıştırma hem de başlangıç koşulları değiştirilerek üretilen çalıştırmalarının önemli bir bölümü bu yönde güçlü sinyaller veriyor.

j1elnw

MJO salınımının uzun zamandır Hint Okyanusu üzerinde dolaşma ısrarını terkedip  5. ve 6. fazlara doğru geçmesi daha önce bu konuyla ilgili yazıda belirttiğimiz gibi İngiltere ve İskandivanya taraflarına doğru bir yüksek basıncın yerleşip engelleme (blocking) yapmasına zemin hazırlıyor ve bu ihtimali arttırıyor.

OLR verilerinden yola çıkılarak hazırlanan analog tahminlerde de ayrıntıları hakkında net fikir vermese de aysonunda İskandinav yükseğinin sürükleyeceği bir soğuk hava dalgasının ülkemizi etkileyebileceğine dair güçlü sinyaller bulunuyor.

Processed OLR data

Son stratosfer verileri de bu yönde bir oluşumu destekliyor.

7mee4v

Bugünden ayrıntıları hakkında sağlıklı fikir sahibi olamasak da eldeki veriler ışığında aralık ayının son günleri ve yeni yılın ilk günlerinde ülkemizde soğuk ve yağışlı bir hava kütlesinin etkili olma ihtimali epey yüksek görünüyor. Gelen soğuk havanın gücü kıyılarda kar yağışı için yeterli olur mu veya soğuklarla yağış nerelerde çakışır, yağış miktarları nerelerde ne kadar olur gibi soruların yanıtları için biraz daha beklemek gerekiyor ve bunun için önümüzdeki haftanın hava tahmin modellerinin çıktıları büyük önem taşıyor. Daha uzun vadede ise etkili olması muhtemel bu sistemin ardından yine yüksek basınç nedeniyle uzun süreli bir durgun dönem yaşama ihtimalimizin yüksek göründüğünü söyleyebilirim.

 

Yağış Tiplerinin Analizi

Bu yazıda skew-t diyagramını kullanarak yağmur, dolu, kar, karla karışık yağmur, halk arasında bulgur,pirinç, kuzu dişi olarak adlandırılan buz/kar paleti (graupel) ve kar greni gibi yağış tiplerinin analizinin nasıl yapılacağını anlatmaya çalışacağım.

Yağış tipi, bulutun yükseklik seviyesine ve bulutun tepe seviyelerinden zemine kadar olan mesafedeki sıcaklık ve nem oranı değerlerine göre şekillenir. Yağış, oluşum aşamasından yer seviyesine ulaşım aşamasına kadar tamamen yağmur şeklinde olabileceği gibi kar şeklinde başlayıp daha farklı bir biçimde de yer seviyesine ulaşabilir. Aşağıdaki resimde kırmızı renk tonları atmosferde sıcaklığın sıfırın üzerinde olduğu yerleri, lacivert renk tonları ise sıfırın altında olduğu yerleri temsil etmektedir. Mor renk de sıfır derece seviyesini temsil etmektedir.

precip_graphic_ocko

Skew-t diyagramında atmosferin faklı seviyelerindeki sıcaklığın takibi sol alttan sağ üste doğru çapraz bir şekilde uzanan çizgiler vasıtasıyla yapılır. Çizgilerin çapraz uzanmasının sebebi yukarı seviyelere çıkıldıkça sıcaklığın da kademeli şekilde azalacağı prensibi nedeniyledir.

a6avyv

Yağış buluttan çıktığı andan itibaren zemine ulaşıncaya kadar katettiği mesafe boyunca veya yer seviyesine yakın katmanlarda sıfır derecenin üzerinde sıcaklıklar varsa yağmur şeklinde düşecektir.

zq4a5z

Yukarı seviyelerde sıcaklığın sıfırın üzerine çıkıp yağmur formunu alan yağış zemine yakın seviyelerde sıcaklığın sıfırın altına düşmesi durumunda donacaktır. Bu yağış tipine ise donan yağmur (freezing rain) denilmektedir. Ülkemizde iç bölgelerde Akdeniz üzerinden sıcak cepheyle gelen yada Sibirya yüksek basıncı etkisiyle soğuk havanın yer seviyesine yakın ilerlediği sistemlerde bu yağış tipiyle karşılaşılabilmektedir.

gvadjn

Yağış buluttan çıktığı andan itibaren katettiği mesafe boyunca sıcaklık hiçbir katmanda sıfır derecenin üzerine çıkmamışsa kar şeklinde düşecektir.

v89d84

Yer seviyesine yakın bölgede nem oranının düşmesi durumunda sıcaklık 6 dereceye kadar yükselse bile yağış kar şeklinde düşebilmektedir. Yüksek nem oranı kar yağışının yoğunluğunu arttıran bir unsurdur fakat yer seviyesi sıcaklığının sıfır derecenin üzerine çıkması durumunda handikap oluşturur.

klodyd

Kar lapa lapa yağıyorsa, su içeriği fazlaysa atmosferdeki nem oranı yüksektir. Daha küçük taneler halinde yağıyorsa nem oranı daha düşüktür. Bildiğiniz gibi skew-t diyagramındaki iki çizginin birbirine yakın olduğu yerler nem oranın yüksek olduğu yerlerdir. Bu iki çizgi arasındaki mesafe açıldıkça nem oranı da düşmektedir.

Alçak seviyelerde oluşan stratus tipi bulutlar nem oranının fazla yükseldiği dönemlerde hafif de olsa yağış bırakabilmektedir. Sıcaklığın sıfırın üzerine çıktığı dönemlerde çapı yarım milimin altında olan çisenti taneleri çoğu kişi tarafından kar tanesi sanılabilmektedir. Sıcaklığın sıfırın altına düştüğü dönemlerde de stratus tipi bulutlar kara benzeyen kum gibi bir yağışa neden olur. Bu yağış tipine de kar greni denilmektedir.

6qovy9

Bazen yoğun sise neden olan stratus tipi bulutlar sıcaklığın sıfırın altına düştüğü yerde donarlar ve donan sis ve sanki kar yağmış gibi bir görüntü veren kırç denilen oluşumlara neden olurlar.

Yağışın kar olarak adlandırılabilmesi için bünyesinde mutlaka altıgen şeklinde olan kar kristali bulunmalıdır.

Dosya:SnowflakesWilsonBentley.jpg

Buluttan çıkan kar tanelerinden bazıları atmosferin küçük bir kısmında sıcaklığın sıfır derecenin üzerine çıktığı yerlerde erir ve yağmur halini alırlar bazıları da kar şeklinde zemine ulaşmayı başarırlar. Bu yağış tipine de bildiğiniz gibi karla karışık yağmur denilmektedir.

1d5oaj

Yukarı seviyelerde havanın aşırı soğuk daha alt seviyelerdeki bazı katmanların  nemli ve sıcaklığın görece yüksek olduğu durumlarda düşey hızın da kuvvetli olması halinde kar taneleri buzla kaplanıp bu sürecin ardından erimeden yere düşmektedir. Halk arasında bulgur, pirinç, kuzu dişi denilen bu yağış tipinin adı buz paleti yada graupeldir. Graupel, genellikle Cb gibi dikine gelişim gösteren ve tepe yüksekliği fazla olan bulutlarda oluşur. Bu yağış tipine çoğunlukla atmosferin üst seviyelerindeki aşırı soğuk hava ve buz tanelerinin neden olduğu elektriklenme nedeniyle yıldırım ve şimşekler de eşlik eder.

Dolu yağışının meydana gelmesinde belirleyici faktör kuvvetli
yukarı doğru hava hareketidir. Bu hareketlilik düşey kararsızlığın bir sonucudur. Bununla birlikte bulut tipi, bulutun içerisinde
ki sıvı su miktarı, donma seviyesi gibi faktörler de dolu oluşumunda önemli rol oynar. Dolu yağışının analiziyle ilgili detaylı bir yazıya http://www.meteoroloji.org.tr/eski/uploads/9732873-dolu-tahmini-ve-analizi.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

Analog Tahminlerle Sınırları Zorlayın

Günümüzde en güvenilir hava tahminciliği sayısal verilerle hazırlanan hava tahmin modelleriyle yapılmaktadır. Ancak atmosferin kaotik yapısı gereği modeller üzerinden yapılan tahminlerin tutarlılığı 1-2 haftalık süreçle sınırlıdır. Uzun vadeli tahminler yaparken analog veriler kullanmak bazen çok başarılı sonuçlar verebilmektedir. Analog veri, zamana göre değişen başka bir türden niceliği temsil edip kendisi de zamana göre değişen ve sürekli bir özellik gösteren veridir. Benzer durumlarda geçmişteki atmosfer davranışları nasılmış ve önümüzdeki haftalarda/aylarda nasıl olabilir mantığıyla analog tahminler oluşturulur. Bu blogdaki ilk yazılarda bazı analog tahminlerle karşılaştınız. http://www.cpc.ncep.noaa.gov/products/predictions/814day/analog.php adresinden ulaşabileceğiniz haritalar da analog tahmin yöntemiyle hazırlanmıştır ve performansı çok parlak olmasa da bazı dönemlerde başarılı sonuçlar verebilmektedir. http://www.cpc.ncep.noaa.gov/products/predictions/short_range/NAEFS/Outlook_D264.00.php adresinden ABD, Kanada (GFS ve GEM) ortaklığıyla hazırlanan NAEFS (North America Ensemble Forecast System) ensemble haritaları da yine 2 haftaya kadar olan süre için oldukça başarılı olabilmektedir ancak bu veri analog değil sayısal tahmin yöntemine bir örnektir.

Amerikalı akademisyen Paul Roundy’nin geliştirdiği ve kendi sitesinde yeni ve deneme aşamasında ürünler olarak tanıttığı bazı analog tahmin haritaları bulunmaktadır. Bu haritalar sayesinde önümüzeki 2 aylık süreçle ilgili bazı fikirler edinilebilmektedir. Sayfasındaki sağ sütünda ilk sırada bulunan ve OLR (Outgoing Longwave Radiation) verileriyle hazırlanan analog tahmin haritalarının tutarlılığı oldukça yüksektir.

http://www.atmos.albany.edu/facstaff/roundy/waves/analogs/analogslp.html

Geçmiş 100 gündeki veriler dikkate alınarak sonraki 2 ay içinde neler olabileceği animasyonlarla gösterilmektedir. Sol sütündaki FWD seçeneğiyle animasyonu ileriye doğru oynatıp daha alt taraftan da hızlandırıp yavaşlatabilirsiniz. Kırmızı renkler OLR değerlerinin yüksek olduğu kısacası yüksek basınç etkisindeki yerleri göstermektedir. Bu bölgelerde yağış olasılığı düşüktür. Mavi renkler ise OLR değerlerinin düşük olduğu alçak basınç etkisindeki yerleri göstermektedir ve buralarda yağış olasılığı yükselmektedir. Herhangi bir renk yoksa o bölge için net bir sinyal bulunmamaktadır, muhtemelen normal basınç değerleri görülecektir.

Güncel verilere göre Avrupa kıtasının orta ve güney kesimlerinde güçlü bir şekilde etkisini gösteren yüksek basınç alanı ocak ayında da benzer durumunu koruyacaktır. Ülkemizin özellikle batı kesimlerinde kurak günler devam edecektir. Akdeniz havzasında ciddi bir etkinlik yakın bir gelecekte gözükmemektedir. AO ve NAO indeksleri kışın geri kalanında da ağırlıkla pozitif olacaktır. Azor yüksek basınç alanı ve İzlanda alçak basınç alanı aralık ayında olduğu gibi kışın geri kalanında da güçlü bir şekilde varlıklarını sürdüreceklerdir. Aleut alçak basınç alanı aşırı güçlenerek Sibirya yüksek basınç alanını baskılayıp, zayıflatacaktır. Kar yağışlı sistemler bekleyenler için şubat ayının ikinci yarısı işaret edilmiştir. Aralık sonunda da kuzeyden bir soğuk hava inebilir ve kuzey kesimlerde zayıf bir sistem etkisini gösterebilir. Tabii ki vade uzadıkça değişkenlik ihtimali yükselecektir ve güncel veriler takip edilerek yorumda bulunulmalıdır.

Aynı sayfadan ulaşabileceğiniz MJO ve Ekvatoral Rossby dalgalarına göre hazırlanan analog tahminler bu seneki gibi Süper El Nino koşulları görülen olağanüstü dönemlerde sağlıklı sonuçlar veremeyebilmektedir. Bu verileri Ekvatoral Pasifik’te La Nada (nötre yakın sıcaklık anomalisi) koşulları görülen dönemlerde yada kuvvetli olmayan El Nino ve La Nina dönemlerinde kullanmak daha doğru bir tercih olabilir.

 

Sera Gazlarındaki Artış Dünyayı Isıtıyor

Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi denir. Atmosferde bu gazların miktarının artması Yerküre’de ısınmayı büyük oranda arttırır.

g2avg3

Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diğer sera gazlarının miktarındaki artışın bu doğal sera etkisini şiddetlendirmesinde yatmaktadır. Binlerce yıldır dünyamızdaki karbon kaynakları kararlı kalırken, şimdi modern insanoğlu aktiviteleri, fosil yakıtlarin kullanımı, ormanların yok oluşu, aşırı tarım yapılması, atmosfere büyük miktarlarda karbondioksit ve diğer sera gazlarının salınmasına sebep olmaktadır.

Son verilere göre atmosferdeki ortalama karbondioksit yoğunluğu 400 ppm değerinin üzerine çıkmıştır.

600-keeling

Küresel ortalama sıcaklık ile atmosferdeki ortalama karbondioksit yoğunluğu arasında güçlü bir bağıntı bulunmaktadır. Bunun bir sonucu olarak 30 derece enleminin sınır olarak kabul edildiği tropik kuşak yavaş yavaş kuzeye kaymaktadır. Özellikle, Türkiye, Yunanistan, İtalya gibi orta kuşakta yer alan  ülkelerde bu durum iyiden iyiye hissedilir bir hal almıştır. Nerede o eski kışlar, havalarımız da bir garipleşti, eskiden böyle değildi gibi sözler daha sık duyulur olmuştur. Maksimum sıcaklık rekorları daha sık kırılır hale gelmiştir. Yaz mevsiminde sıcak hava dalgası ve ısınmaya bağlı ekstrem hava olaylarının hem frekansında hem de şiddetinde artış eğilimi, kış mevsiminde ise soğuk hava dalgası ve soğumaya bağlı ekstrem hava olaylarının hem frekansında hem de şiddetinde azalış eğilimi görülmektedir. Bahar ayları başta olmak üzere sel, hortum, dolu gibi şiddetli hava olaylarının görülme sıklığı da artmıştır. Medyada dünyada son 100 yılın en sıcak eylülü yaşandı, Moskova’da son 150 yılın en sıcak kasım günü yaşandı 2014 yılı en sıcak yıl oldu gibi haberlerin sayısı artmaya başlamıştır.

global-temp-and-co2-1880-2009

Küresel sıcaklık ortalamalarına paralel olarak ülkemizin de sıcaklık ortalamalarında artışlar görülmüş bu durum aşağıdaki gibi grafiklere yansımıştır. Son 20 senede sıcaklık ortalamaları sadece 2 kez normallerin altında ölçülebilmiştir. Sıcak hava dalgaları bizi daha sık ve daha kolay soğuk hava dalgaları ise tam tersine daha az ve daha zor etkiler hale gelmiştir.

ywlbv2

Küresel sıcaklık ortalamalarındaki artışın etkileri orta kuşak ülkeleriyle sınırlı kalmamış kutuplardaki buzullarda da ciddi erimeler ve kayıplar meydana gelmiştir. Trend bu şekilde devam edecek olursa deniz suyu seviyesi yükselecek, okyanuslardaki mercan adaları başta olmak üzere kıyıdaki yerleşim bölgeleri su altında kalma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

snow-cover-extent-300

Okyanuslardan yayılan ısı enerjisi de son yıllarda bariz şekilde artmıştır. Tayfun gibi tropikal fırtınaların sayısı ve gücü artmaya başlamıştır.

ocean-heat-content

Pinatubo, Tambora gibi süper volkanlarda çok şiddetli patlamalar yada güneş aktivitesinde uzun süreli bir azalma olmadıkça bu durumun baskılanması da pek mümkün gözükmemektedir. Aşağıdaki grafikte güneşteki aktivitenin minimum seviyelere indiği dönemlerde küresel sıcaklık ortalamalarında geçici bir düşüş görüldüğü ancak bunun bile etkilerinin çok sınırlı olabildiği görülmektedir.

solar-variability

Sera gazı salınımındaki artışın en çok insan kaynaklı olduğu görülmektedir. İmzalanan çeşitli iklim anlaşmaları ve protokollerle uygulamaya geçmeyen göstermelik tedbirler alınmaya çalışılmakta, küresel ısınma ve buna bağlı ortaya çıkan küresel iklim değişikliği süreci de hızlı bir şekilde devam etmektedir.

human-and-natural-influences

Son iklim projeksiyonlarına göre ülkemizde önümüzdeki 25 yıl içinde sıcaklık ortalamalarındaki artış trendi devam edecek, zaten düzensiz olan yağış rejimimiz daha da düzensiz bir hal alacaktır. İç kesimlerde kuraklık, kuzey kesimler başta olmak üzere kıyılarda sel riski artacaktır.

6qv2n3

d6bm9m

Kısa vadede bugünlerde yaşadığımız şartları korumak öncelikli hedefimiz olmalı daha sonraki yıllarda da eski kayıplarımızı gidermeye yönelik çalışmalara devam etme yolunda kararlı bir duruş sergilememiz bu bilinci sadece ülkemize değil bir şekilde dünyanın her köşesine yaymamız gerekmektedir. Aksi halde bu gidişle uzun vadede ülkemiz ikliminin bugünkü Mısır, Libya benzeri Kuzey Afrika ülkelerinden çok da büyük bir farkı kalmayacaktır.

 

Diyagram ve Meteogram Analizi

Hava tahmin modellerinin atmosferin farklı seviyelerindeki basınç, sıcaklık, yağış, rüzgar gibi parametrelerle ilgili öngörülerinin grafiğe dönüştürülmüş haline diyagram ve meteogramlar sayesinde ulaşabiliyoruz. Yurtdışı kaynaklı birçok siteden bu verilere erişebiliyoruz. Bunlar içinde en çok tercih edilenler Wetterzentrale, Meteociel ve Meteoguru sitelerinin sunduğu verilerdir.

Diyagramlarda dünyanın her köşesinden gelen meteorolojik dataların girilmesiyle üretilen ana model çıktısına ait bir çizgi ve modelin başlangıç koşullarını oluşturan basınç, sıcaklık gibi dataların ufak oynamalarla değiştirilmesi sonucu ortaya çıkarılan pertürbasyon senaryolarına ait çizgiler vardır. Bu senaryolara farklı adreslerden ulaşabilmeniz mümkündür. Mesela http://www.theweatheroutlook.com/twodata/datmdlout.aspx adresinde sol taraftaki menüden aşağıya doğru geldiğinizde bu çalıştırmaları ayrı ayrı görebilirsiniz. Ana model dışındaki pertürbasyon çalıştırmalarının başlangıç datalarında oynamalar yapıldığından ve daha düşük çözünürlükle çalıştırıldıklarından en güvenilir çalıştırmanın ana çalıştırma olduğu unutulmamalıdır. Hava tahmin modellerinin performansının ortalama olarak 1 haftadan daha uzun vadelerde nasıl düşüş gösterdiğini daha önceki ilgili yazımızda belirtmiştik. Diyagramlar da model çıktılarından oluşturuldukları için aynı mantık geçerlidir. Kararsızlığın arttığı dönemlerde bu süre daha da azalmaktadır. Kararlı hava koşulları varsa bile maksimum 10 günün üzerindeki diyagram verilerine ciddi şüpheyle yaklaşılmalı ve itibar edilmemelidir.

Diyagramlardaki çizgilerin birbiriyle uyum içinde hareket ettiği dönemler için sinyalin kuvvetli olduğu bu çizgilerin birbirinden ayrılmaya başladığı dönemler için ise değişkenlik ihtimalinin yüksek olduğu yorumu yapılabilir. Süre uzadıkça senaryoları yansıtan çizgilerin birbirinden uzaklaşması atmosferin kaotik yapısı ve buna paralel model tutarlılık performansı gereği son derece normal bir sonuçtur. Diyagramda en fazla dikkate alınması gereken şey, senaryoları oluşturan çizgilerin ağırlıkla ne yönde hareket ettiği ve ne tarafta toplandığıdır. Kısa vadede birbiriyle uyum içinde aynı istikamette hareket eden bu çizgilerin birbirinden ayrışmaya başladığı nokta bizim diyagram verisine güvenebileceğimiz son noktadır.

Aşağıdaki diyagramda  ilk 4 gün için senaryolar arasında ciddi bir uyum varken 4 günden sonra 850hpa sıcaklığı konusunda modellerin kafasının karıştığı ve farklı yönlere dağılmaya başladığını görüyoruz. 6-7 gün boyunca ciddi bir yağış olmayacağı konusunda ise uzlaşma var. O halde diyagramın yağışla ilgili öngörüsünü 1 haftalık süre için dikkate alabiliriz. 850hpa sıcaklığıyla ilgili verisini ise sadece ilk 4 gün için dikkate alabiliriz. Senaryoların ortalamasını ifade eden beyaz çizgi senaryolar aynı istikamette uyum içerisinde hareket ettiği dönemler için dikkate alınabilir. Bu çizgilerin birbirinden ayrılmaya başladığı andan itibaren ise hükmünü kaybeder.  Örneğin aşağıdaki diyagramda 15 Aralığa kadar olan dönem için beyaz çizgi önemli bir göstergedir. 18 Aralık tarihinde -5 derece seviyelerinde görülen beyaz çizgi ise hükümsüzdür. Çünkü senaryolar arsında uyumsuzluk vardır. Bu senaryoları oluşturan çizgilerin büyük çoğunluğunun aynı istikamette hareket etmesini beklemek gerekir. Aynı mantık yağış senaryoları ve bu senayoların ortalamasını gösteren beyaz çizgi için de geçerlidir.

m7bb32

Yukarıdaki diyagramda beyaz çizgiyle gösterilen senaryolar ortalaması aşağıdaki diyagramda kırmızı çizgiyle gösterilmiştir. GFS modeli diyagramında 20 tane pertürbasyon çalıştırması varken ECMWF modelinde bu sayı 50 tanedir. Bu yönüyle ECMWF diyagram ürünü GFS’den daha öndedir. Meteoguru sitesinden ulaşılabilen bu diyragramda 30,50 boylamından doğuda kalan yerler kapsama alanı dışında kalmıştır. Bu nedenle Sakarya, Eskişehir, Afyon, Burdur, Antalya illerinin doğusunda kalan yerlere ait diyagramlara ulaşmak şimdilik mümkün olamamaktadır.

dzrrrp

Meteociel sitesinde Carte Monde seçeneğinden ulaşabileceğiniz dünyanın her tarafına ait diyagramlarda 500 ve 850hpa sıcaklığı verisiyle yağış ve kar olasılığı verisini bir arada paylaşılması artı bir özelliktir ve değerlendirme yapmayı kolaylaştırmaktadır. GFS diyagramında 20 tane çalıştırma bulunduğundan bunlardan 1 tanesi kar olasılığı verdiğinde bunun diyagrama yansıması %5 eğer 5 tanesi kar olasılığı verirse %25 eğer 10 tanesi kar olasılığı verirse %50 tamamı kar olasılığı verirse %100 şeklinde olmaktadır ve bu oran senaryoların artıp azalmasına paralel değişmektedir. Hem Meteoguru hem de Meteociel sitesindeki diyagramlarda uzun yıllar ortalamasını gösteren çizginin olmaması ise bir eksikliktir.

j1mm7d

Aşağıda Meteociel sitesindeki ECMWF modeli 500hpa yükseklik diyagramını görüyorsunuz. Mor renk standart sapmayı ifade etmektedir. Bu rengin kapladığı alanın çoğalmaya başlaması sapmanın arttığına ve modelin o noktalarda kararsızlık gösterdiğine ve değişim ihtimalinin yüksek olduğuna işaret etmektedir.  13-14 Aralığa kadar olan kararlı görüntü bu tarihlerden sonra değişmektedir. Senaryoların ortalamasını gösteren kırmızı çizgi de kararlı görüntünün bulunduğu dönemlerde dikkate alınmalıdır. Uzun vadede sapmanın arttığı dönemler için hükümsüzdür. En alttan yapacağınız seçimle ECMWF modelinin günün her iki çalıştırmasına ait basınç ve 850hpa sıcaklık diyagramlarına da ulaşabilirsiniz.

j1mmkj

Meteociel sitesinden yeni sunulmaya başlanan bir başka üründe ise GFS diyagramını oluşturan 20 çalıştırmanın ortalamasına göre bir noktadaki basınç değeri, minimum sıcaklık, maksimum sıcaklık, 24 saatte düşecek yağış miktarı, 850hpa sıcaklığı, CAPE değeri, rüzgar hızı gibi parametrelerin belli sınır değerlerin altında mı üstünde mi olacağı yönünde ihtimaller renkendirilerek gösterilmektedir. Bunların seçimini sayfanın üst tarafından yapmanız gerekir. Örneğin aşağıdaki haritada 24 saatte düşecek yağış miktarının 1 mm’den fazla olması beklenen yerler gösterilmiştir. 11 Aralık tarihinde sadece Marmara bölgesinde yerel olarak böyle bir olasılık yüksek gözükürken diğer yerlerde bu ihtimal hiç yoktur. Avrupa’nın orta kesimlerinde de bu ihtimal hemen hemen hiç yokken kuzey kesimlerinde bu ihtimal yüksektir.

4qaad0

Portekiz merkezli Meteopt sitesinden ulaşabileceğiniz harita üzerinden seçeceğiniz herhangi bir noktaya ait GFS meteogramlarında sıcaklık, basınç, yağış miktarı, CAPE ve Lifted Index gibi kararsızlık verileri ile kar seviyesi gibi çeşitli parametrelere ait değerler listelenmiştir.Bu listeleme yapılırken bazı sınır değerler için farklı renklendirmeler kullanılmıştır. Örneğin yağış miktarları mavi renkle gösterilmiş yağış beklenmeyen günler için gri renk kullanılmıştır. Rüzgar hızları için farklı renklendirmeler yapılmıştır. Kar tahmini yaparken de kullanılan kalınlık değeri 540’ın altına düşmüşse mavi renk tercih edilmiştir. 850hpa seviyesi sıcaklığı 0’ın altına düşmüşse yine mavi renk tercih edilmiştir. Seçilen noktanın yükseltisine göre şartlar kar için uygunsa pembe renk, karla karışık yağmur, graupel gibi yağış tipleri için şartlar uygunsa mor renk, yağmur için uygunsa mavi renk tercih edilmiştir. İstanbul’da sahil kesimi için kar seviyesi duruma göre çoğunlukla 200 metre ve daha altı olabilirken Ankara için bu değer 1000 metrenin biraz üzerine çıkabilmektedir. Gökyüzü kapalılık oranı yüzdesi de büyük değerlere ulaştıkça renk tonları koyulaştırılmıştır.

2nd39l

http://212.175.180.126/METEOGRAM/v3/metgram.php adresinden ulaşabileceğiniz WRF modeli meteogramını da harita üzerinden istediğiniz bir noktayı seçerek kısa vadeli tahminler için farklı bir alternatif olarak benzer şekilde kullanabilirsiniz.

Stratosferden Mesajlar

Stratosfer verilerinin orta ve uzun vadeli tahmin yaparken dikkatle takip edilmesi gerektiğini daha önceki ilgili yazımızda belirtmiştik. Yurtdışında bu alandaki araştırma ve çalışmalar son sürat devam ederken ülkemizde ise bu konuyla ilgili tatmin edici bir araştırma bulmakta güçlük çekiyoruz. Bu yazımda bu konudaki sınırlı bilgimle bazı temel bilgiler vererek sizleri aydınlatmaya çalışacağım.

Öncelikle stratosferdeki sıcaklık ve rüzgar değerlerinin daha alt seviyelerde gerçekleşen hava olaylarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyelim. Bu etkileşim çoğu zaman yukarıdan aşağıya doğru olabildiği gibi nadiren de olsa aşağıdan yukarıya doğru olabiliyor. Kış döneminde kuzey yarımkürede yüksek basınç nedeniyle havanın açık olduğu günlerde kıtalar üzerindeki kar örtüsünün de etkisiyle kuvvetlenen radyasyon sonucu yer seviyesindeki ısı enerjisinin yukarı seviyelere taşınmasıyla ani stratosfer ısınması denilen olguyla karşılaşıyoruz ve böylece aşağıdan yukarı doğru etkileşim görebiliyoruz. Havanın kapalı olduğu, alçak basınç etkisinde geçen günlerde ise böyle bir durumun yaşanması pek mümkün olamıyor.

Stratosferdeki sıcaklığın düşük oluşu bu seviyelerde rüzgarların da kuvvetlendiğini girdabın güçlendiğini işaret etmektedir. Bunun da aşağı seviyelere doğru yansıması özetle, ne kadar düşük stratosfer sıcaklığı o kadar güçlü kutbi girdap yani başka bir deyişle kuvvetli pozitif indeksler şeklinde olacaktır. Stratosfer sıcaklığının düşük olduğu yerlerde yer seviyesinde alçak basınçlar, yüksek olduğu yerlerde ise yüksek basınçlar hüküm sürer.

Stratosferdeki son durumlar ve  tahminlerle ilgili en sağlıklı verilere http://www.geo.fu-berlin.de/en/met/ag/strat/produkte/winterdiagnostics/index.html adresinden ulaşabilirsiniz. Bu adresteki tahminlerde ECMWF modeli esas alınmaktadır ve GFS ile GFS ensemble çalıştırmalarından elde edilen verilere göre çok daha tutarlıdır.

Bu sayfadaki bazı verilerin ne anlama geldiğini ve sonraki günler için ne yönde sinyaller verdiğini bazı örneklerle açıklamaya çalışacağım.

Aşağıda bugüne ait 10hpa seviyesi jeopotansiyel yükseklik ve sıcaklık verisini görüyorsunuz. Kutbi girdap çok geniş bir alana yayılmış ve çok güçlü bir durumda. Kutup bölgesindeki sıcaklık -80 dereceye dayanmış yani epey soğumuş, stratosferin en sıcak olduğu yerde dahi -35 derece gibi düşük bir değer var. Ufukta ani stratosfer ısınması olabileceğine dair en ufak bir işaret yok. Böyle bir tabloda yer seviyesine yansıma pozitif AO ve NAO indeksleri şeklinde olacaktır. Yukarı enlemlerde geniş ve derin alçak basınç alanları daha aşağılarda Akdeniz havzası gibi yerlerde yüksek basınç hakimiyeti beklenmelidir.

[ECMWF analysis December 11 2015 12 UTC: 10 hPa geopotential and temperature]

Aşağıda da 10 gün sonrasına ait tahmini görüyorsunuz. Kutbi girdap yine gücünü koruyor. Kutup bölgesinde stratosferdeki sıcaklık -83 derecelere kadar düşmüş ve stratosferin en sıcak yerindeki sıcaklık bile -33 derece. Ancak sıcak olan bölgenin kapladığı alanın ilk resme göre biraz daha arttığını görüyoruz. Sonraki günlerde daha sıcak olan bölgenin genişlemesi durumunda  indekslerdeki aşırı pozitif tablonun törpülenebileceği sonucu çıkabilir ama yine de stratosferde güçlü bir ısınma sinyali yok. En azından yılbaşına kadar benzer durum devam eder gibi görünüyor. İndekslerin ısrarlı şekilde negatife gitme ihtimali neredeyse hiç yok. Daha sonrasını tahmin etmek için de sonraki günlere ait verileri beklemek gerekiyor.

[ECMWF 240 hour forecast from December 11 2015 12 UTC to December 21 2015 12 UTC: 10 hPa geopotential and temperature]

Aşağıdaki görüntü 23 Ocak 2008 tarihinde 10hpa seviyesindeki durumu gösteriyor. Kutbi girdap güçlü fakat son demlerini yaşıyor. Doğudan gelen ısınma girdabı tehdit ediyor. En soğuk yerdeki sıcaklık -91 dereceye kadar düşmüş fakat stratosferin en sıcak yerindeki sıcaklık 6 dereceye kadar yükselmiş. Üstelik bu en sıcak bölge kutuba hayli yakın bir bölge. Böyle bir tabloda pozitif değerler görülmekte olan indekslerin ilerleyen günlerde hızla negatife gideceği ve buna bağlı olarak paternde ciddi değişimler olacağı sonucu çıkarılabilir. Orta enlemlere doğru soğuk akışı olacak ve basınç dizilimlerine göre kar yağışı ihtimali yükselecektir. Nitekim o günlere ait sinoptik arşivlerine baktığımızda 20 Şubat’a kadar olan dönemde ülkemizin soğuk ve yağışlı hava kütlelerinin etkisi altına girdiğini görüyoruz.

http://www.cpc.ncep.noaa.gov/products/intraseasonal/temp10anim.shtml adresinden 10hpa seviyesindeki sıcaklığa ait aylık animasyona bakabilir ani stratosfer ısınması gibi olasılıkları değerlendirebilirsiniz. Aralık ilk haftası içinde bu yönde bir girişim olduğunu fakat kutbi girdabın dolayısıyla stratosferdeki soğuk havanın baskın çıkarak bu girişimi geri püskürttüğünü görüyoruz. Bu nedenle indekslerdeki pozitif gidişat da bir süre daha devam edecektir. Ani stratosfer ısınması düzenli bir şekilde dönen ve zaman zaman çok güçlenen kutbi girdabı zayıflatıp parçaladığı için sinoptik desenlerde çok ciddi değişimlere neden olan bir olgudur.

Ani Stratosfer Isınması Örneği

https://bayhava.wordpress.com/wp-content/uploads/2015/12/d4a3b-6a0133f03a1e37970b01901b6c4d91970b-pi.gif

Aşağıdaki grafikte kuzey yarımkürede atmosferin farklı seviyelerindeki sıcaklık ortalamasını görüyorsunuz. Grafiğin sol tarafındaki değerler hpa seviyeleri, altta yazanlar ise enlem değerleri. Kuzey yarımkürede 500hpa seviyesinden yer seviyesine doğru sıcaklıkların yüksek olduğu görülüyor. Stratosferde ise düşük sıcaklık değerleri var. Yine pozitif indekslerle uyumlu bir görüntü. Bu grafiği 90 derece yan döndürürseniz belki sizin için daha kolay anlaşılabilir ve daha kullanışlı olabilir.

[ECMWF 24 hour forecast from December 11 2015 12 UTC to December 12 2015 12 UTC: zonal mean temperature]

Aşağıdaki grafikte ise kuzey yarımkürede atmosferin farklı seviyelerindeki rüzgar ortalamasını görüyorsunuz. Kırmızı tonlar hakim. 20 Kuzey enleminden daha kuzeye doğru üst seviyelerde çok güçlü rüzgarlar görülüyor. Jet akımları kuvvetli, batı rüzgarları kuvvetli ve kutbi girdap da kuvvetli. Hiçbir enlemde ciddi bir engelleme (blocking) sinyali yok. Batılı ve kuvvetli olan QBO yıllarında sıkça karşılaşılan bir örnek.

[ECMWF analysis December 11 2015 12 UTC: zonal mean zonal wind]

Aşağıdaki resimde ise 7 Ocak 2013 tarihindeki durumu görüyorsunuz. 50 Kuzey enleminden daha kuzeye doğru mavi renkler görüyoruz. Rüzgar ortalamaları düşmüş. Güçlü bir engelleme (blocking) sinyali ve orta enlemlere doğru soğuk hava akışının görülebileceği bir tablo. Bugünlerde karşılaştığımız tablodan çok farklı bir görüntü. Onun için bugünlerde soğuk havalar çok uzağımızda. 7 Ocak 2013 tarihine ait sinoptik arşivlerine baktığımızda ise soğuk ve yağışlı bir sistemin bizi etkileyebildiğini görebiliyoruz.

https://bayhava.wordpress.com/wp-content/uploads/2015/12/89f1f-ecmwfzm_u_f48.gif

Yazının başlarında açıklamaya çalıştığım veriyi incelediğimizde de  o günlerde stratosferdeki ısınmaya bağlı olarak kutbi girdabın zayıflayıp iki parçaya bölündüğünü bunun yer seviyesine yansımalarına paralel olarak kuzeyimizdeki yüksek basıncın dönüş hareketiyle ülkemizin soğuk karakterli rüzgarların etkisinde kalabildiğini görüyoruz. Özellikle batı kesimlerimizde ciddi bir soğuk ve yağışlı hava dalgası kovalıyorsak stratosferde benzer görüntülerin oluşmasını beklememiz gerekiyor. Benzer görüntülerin olmaması hiç soğuk ve yağışlı hava olmayacağı anlamına gelmez fakat ihtimal düşer ve muhtemel sistemin gücü ve etki süresi sınırlı olur.

https://bayhava.wordpress.com/wp-content/uploads/2015/12/2d663-ecmwf10f48.gif

Aşağıdaki grafikte 60 kuzey enlemindeki rüzgar ve akışların ortalama değerini görüyorsunuz. Özellikle 30hpa seviyesindeki akışların zayıflaması ülkemiz için soğuk hava sinyalidir. Kuvvetlendiği dönemlerde ise indeksler çoğunlukla pozitif seyreder ve olası yüksek basınç etkisi nedeniyle yağışlarımızda azalma görülebilir. Grafiğin en altında gördüğünüz oklar kısa olmalı ve kuzeydoğu istikametini göstermelidir. Bugünlerde olduğu gibi okların boyu uzar ve kuzeybatıyı gösterirse bu kuvvetli pozitif indeks sinyali olarak değerlendirilmelidir. Yağışlarımızda azalma görülebilir.

[Zonal mean wind and fluxes in 60°N]

http://www.geo.fu-berlin.de/en/met/ag/strat/produkte/northpole/index.html adresinden ulaşacağınız arşiv verilerinde geçmiş yıllarda kış döneminde yıllara göre güneş lekesi sayıları, kuzey kutbunda 30hpa seviyesi ortalama sıcaklığı, ani stratosfer ısınması yaşanıp yaşanmadığı, QBO’nun batılı mı doğulu mu olduğu ve kutuba yakın bölgede yaz mevsimine geçişin erken mi yoksa geç mi olduğu gibi konularda bilgilere ulaşabilirsiniz.

Bu veriyi detaylı incelediğimizde güneş lekesi sayısının az olduğu, kutupta 30hpa seviyesindeki sıcaklığın ortalamanın altında ve QBO’nun da doğulu olduğu kışların ülkemizin özellikle batı kesimlerde sert geçtiğini, yağışların da arttığını görüyoruz.

Güncel 30hpa sıcaklığını takip edebileceğiniz bir başka veriye Japon Meteoroloji Ajansı (JMA) sitesinden ulaşabilirsiniz. Bu veriye baktığımızda kasımdan itibaren 30hpa sıcaklık ortalamasının normalinin altına düştüğünü ve epey altında gitmeye devam ettiğini görüyoruz. Anomali ne kadar fazla olursa NAO ve AO gibi indekslerdeki anomali de buna paralel olarak artacaktır. Ne kadar soğuk stratosfer o kadar kuvvetli kutbi girdap ve pozitif indeksler, ne kadar sıcak stratosfer o kadar zayıf kutbi girdap ve negatif indeksler bağıntısını yukarıda anlatmıştım.

http://ds.data.jma.go.jp/tcc/tcc/products/clisys/STRAT/

Tüm bu veriler ışığında yakın bir gelecekte özellikle batı kesimlerimiz açısından soğuk ve yağışlı hava ihtimalinden bahsetmek pek mümkün görünmüyor. Yağış ortalamalarımızdaki belirgin düşüş de en azından yılın son günlerine kadar devam edecektir diyebiliriz.

Daha sonraki günlerde bu konuya başka ilavelerim olacaktır. Bu yazıyı bir tür giriş yazısı gibi kabul edebilirsiniz.

Modeller Neden İstikrarsız ?

Son günlerde ECMWF ve GFS gibi modellerin çalıştırmalarında ciddi tutarsızlıklar yaşanıyor. Performans değerlendirmelerinde başı çeken modellerin birbirini takip eden çalıştırmaları arasında bile çok farklı görüntüler ortaya çıkması orta ve uzun vadeli tahmin yapmayı iyice zorlaştırıyor.

Modellerin kafasının karışıp istikrarsız çıktılar sunmasının çok önemli bir nedeni var: Kuzey yarımkürede aşırı güçlenen kutbi girdap.

cvzog0muyaausgu

Kararlı hava koşullarının görüldüğü yüksek basınç alanları modellerin performansını arttıran temel dayanak noktalarıdır. Son zamanlarda kutbi girdap öylesine güçlenip genişledi ki orta ve yukarı enlemlerde neredeyse hiç kararlı alan bırakmadı. Geniş alana yayılan bu kararsızlık modellerin de kafasını karıştırdı.

Yukarıdaki haritada 60 ve 90 kuzey enlemleri arasında kalan bölgenin alçak basınç alanlarının istilasına uğradığını görüyorsunuz. Sibirya ve Grönland gibi termik yüksek basınç alanları ortada yoklar. Sahneden çekilmiş durumdalar. Alçak basınç alanlarının hüküm sürdüğü, atmosferde kararsızlığın fazla olduğu bu dönemlerde modellerin de kararsızlık yaşaması aslında çok normaldir ve şaşırılacak bir durum değildir. Kutbi girdap zayıf olsaydı kuzey yarımkürede çok daha geniş alanda yüksek basınçlar görebilirdik. Engelleme (blocking) alanları oluşur sistemler belli noktlarda daha yavaş hareket eder modellerin işi bir nebze de olsa kolaylaşırdı. Kutbi girdap fıldır fıldır döndükçe alçak basınç alanlarının hakimiyet alanı da genişledi. Basıncın düşük olduğu yerlerde hava hareketleri de hızlı olunca modeller açısından iş iyice içinden çıkılamaz hale geldi. Çok bilinmeyenli denklem içindeki bilinmezlerin sayısı arttı.

500 hPa height field and anomalies for the current 00Z GFS forecast

Yukarıdaki resimde kuzey yarımküredeki muhtemel engelleme alanları ve bu engellemelerin şiddeti gösterilmektedir. Gördüğünüz gibi önümüzdeki günlerde kuzey yarımkürenin hiçbir yerinde en ufak bir engelleme sinyali bulunmamaktadır. Bu da sistemlerin batıdan doğuya doğru hızlıca hareket edeceğini jet akımlarının da bu doğrultuda hareket edeceğini gösterir.

Yukarıda jet akımlarının son durumunu görüyorsunuz. Mesela adını Yunan alfabesindeki omega harfine benzerliğinden alan omega tipi engellemeyi kuzey yarımkürenin hiçbir yerinde göremiyoruz. Böyle olunca da alçak basınç alanları hızlı bir şekilde batı doğu istikametinde hareket ediyor, geniş alanlara yayılıyor, biri gidiyor diğeri geliyor, kararsız hava koşullarının görüldüğü alanlar artınca da modeller de doğal olarak kararsızlaşıyor. Kutbi girdap enerjisini tüketip çaptan düşmeye başlayıncaya kadar da bu kısır döngü devam edecektir. Böyle dönemlerde modellerde ani değişiklikler görmeye hazırlıklı olunmalı, orta ve uzun vadeli tahmin yapmaktan kaçınılmalıdır.